BAZI ŞEYLER HASTA EDİYOR BENİ: SEDAT VEYİS ÖRNEK'İN KABRİNDE
Özet
Evden çıkarken gördüğüm, her gün gördüğüm kargalar bugün bir daha güzel, daha bir güzel diyorum DTCF bahçesindeki kargaya, Mimar Sinan heykelinin kaidesine konsa, o beyaz mermerde bir karakarga, aklıma o isimdeki yayınevi geliyor, bir de dergi mi vardı, yaşlanıyorum galiba, Sedat Veyis Örnek benden gençken öldü, babası da annesi de kalp krizinden ölmüş, o da birkaç defa kalp rahatsızlığı geçirmiş, sonuncuda vefat edip Cebeci Asri Mezarlığına defnedilmiş, halkbilimi okumadım ama bütün kitaplarını okumuştum, imzalısı da var kütüphanemde, bana değil, başka ikisine, kargayı mutlu yerinde bırakıp Zeynep Nagihan Kahveci, Selçuk Azmanoğlu ve tabii ki hocamız Serpil Aygün Cengiz’le taksiye biniyoruz, önce karakola uğramamız lazımmış, birisi yüzünden, uzun mesele, İskender Yıldırım ve Irk Lekesi müellifi Hasan Münüsoğlu bizden önce gelmişler, Halkbilimi Bölümü öğrencileri de bizden önce gelmiş, polis arabasından iniyoruz, karakoldan sonra bizi polisler getiriyor mezarlığa, aklımızda yoktu, insan aklında olmayan ne çok şeyle karşılaşıyor, Zeynep Nagihan Kahveci’nin kucağında bir demet kasımpatı, üçe bölünecek, Kasım’da kasımpatı verilmeli birine verilecekse, aklımda yoktu, Selçuk birkaç gündür mutlaka gelmelisin diye ısrar ettiği için geldim, girişte bütün ölülere, hatta Rum, Ermeni, Yahudi, başka milletlerden Cebeci Asri’nin sakinlerine de okudum, Allah’ın rahmeti bol, geldiğimden haberdar olsunlar istedim, önce İlhan Başgöz’ün mezarına yürüdük, zamanında Tekin Şener aramıştı, ben de Nadir Alparslan’ı aramıştım Türkiye’ye getirilmesi için, Nadir Bey büyükelçiyle, konsolosla görüştü, Balım Sultan Kiraz’la görüştüler, hoca tedavi görüyordu, uçağa binecek durumda değildi, sonrasında Türkiye’ye getirildi, Doğan Hızlan’dan Ahmet Hakan’a herkes hocanın gelmesi onurundan pay aldı kendine, çırpınan Tekin Şener, çırpınan ben ve Nadir Alparslan’ın adı anılmadı, böyledir tarih, iş olup bittikten sonra herkes sahiplenir, hoca buraya değil de ne bileyim Anadolu’nun daha ortasında otantik bir beldenin mezarlığına gömülmeliydi, burada başını çok ağrıtıyorlardır, hem