Ölüm üzerine düşünmek, yaşamımız üzerine düşünmektir. Ölüm, yaşamın son boyutu ve insanın yaşam yolculuğundaki veda anıdır. İnsanlar bu geri dönüşü olmayan gidişin gizemli bir yolculuk olduğunu düşünür. Bu sebeple, ölüm etrafında birçok gelenek oluşmuştur. Her toplumun ölüm gelenekleri zamanla bazı değişikliklere uğrar ve yeniden şekillenir. Yaşarken ölüm geleneği ne kadar değişikliğe uğrasa da geride kalanların ölüm olayını kabullenmesi her zaman zor olmuştur. Bu sebeple insanlar yas tutup ağıtlar yakarak bu durumun vermiş olduğu acıyı kabullenmeye çalışır. Kazak halkı da İslamiyet sonrası eskiden taşımış oldukları ölüm geleneklerini yeniden şekillendirmiştir. Kazak kültüründe ölen kişi dini usullere göre defnedilir ve geride kalanlarda görevlerini yerine getirerek ölüm geleneklerini gerçekleştirir. Kazak halkı ölüm haberini aldıktan sonra ölünün yılı töreni gerçekleştirilene kadar birçok geleneksel uygulama yapmaktadır. Bunlar: helalleşme, telkin, cenaze evi, ölünün haberini duyurma, ağıt yakma, taziye, cenazeyi yıkama, cenaze namazı, defin, ölünün üçü, yedisi, kırkı, yüz günlüğü ve yılıdır. Araştırmanın amacı, Kazak halkının ölüm geleneğinin geçmişten günümüze kadar yaşadığı bazı değişimleri ortaya koymak ve bu değişimlerin sosyal ve kültürel sebeplerini incelemektir. Ayrıca, çalışmada karşılaştırmalı yöntem tekniğini kullandım ve bu teknik ile ölüm geleneğindeki değişimleri incelendim. Daha sonra çalışmamda, Kazaklarda ölüm geleneği bağlamında gerçekleştirilen ritüellerin toplumsal değer yargıları bakımdan önemi ve toplum içerinde ölümün nasıl değerlendirildiği üzerinde durarak inceledim. Gerçekleştirilen ritüellerde akraba, dost ve yakınlarının görev ve sorumluklarını inceleyerek değerlendirmelerde bulundum.